Geleceğe Not...
Öyle bir zamandayız ki
her günümüz ayrı bir bilim kurgu filmi gibi geçiyor,
Bir sonraki bölümde ne ile
karşılaşacağımızı kimse bilmiyor.
Depremlerle, sellerle başladı ilk
sarsıntılar sonra salgın yayıldı
Tüm dünyaya, tüm sokaklara, evlere,
iş yerlerine…
Sokaklar tenha artık birkaç suretten
başkası görünmüyor,
Komşularına uzaktan el sallıyor insanlar sadece,
Oyun parklarında gülen koşan çocuklar yok
artık
Camlardan korku dolu bakıyor insanlar,
Aileler çocuklarına kendilerince
ifade etmeye çalışıyor durumu,
Salgın var evladım( ! )
Dışarı çıkmamamız lazım, kimseyle
temas etmememiz lazım…
Çocuklar ne olduğunu anlamaya
çalışıyor,
Anlamlandıramıyorlar ( ! )
Şayet işe gitmeye mecbursa anne
babalar, iş dönüşü sarılamıyorlar
evlatlarına.
Öyle bir çağdayız işte.
Evladına sarılmak,
Sokağa çıkıp yüzünü güneşe dönüp
gülümsemek bir lüks artık
Sahi farkında mıyız?
Bize sıradan gelen onca şey;
Arkadaşlarla buluşup kahve içmek,
Babaanne ve dedelerimizi ziyaret
etmek, anne babamıza sarılmak,
Okulda öğrencilerimize sarılmak, iş
yerinde arkadaşlarımızla öğlen yemeğine çıkmak gibi
Her gün yaptığımız o rutinlerin
aslında ne kadar değerli olduğunu
Anladık
mı( ! ) sahiden.
Çünkü bu hayatımız, minicik bir virüs
tarafından alt üst edilebilir.
Zengin, fakir, din, dil, ırk ayırt
etmeden hepimiz tehlike altındayız.
Aslında hastalık ve ölüm karşısında hepimiz
aynıyız, eşitiz…
Geleceğe not
düşmemiz lazım yaşadıklarımızı unutmamak için,
Bugünleri atlattığımızda tüm
bunların bize verilen ikinci bir şans olduğunu düşünerek yaşamalıyız.
Kıymetini bilelim her anının,
Özgürce yapabildiğimiz her şeyin ne
kadar değerli olduğunu artık anlayalım.
Fırsatımız varken sevdiklerimize
sımsıkı sarılalım çünkü yarın nasıl gelecek artık bilemiyoruz…
Yorumlar